Çocuk işçiliği, dünya genelinde birçok ülkenin ciddi sorunlarından birisi. Ailelerin ve toplumun üzerinde kapitalizmin yarattığı yoksulluk baskısının altında ezilen çocuklar ve daha onlar tarafından kurulamadan suya karışan hayalleri… Çocuk işçiliğin arkasındaki temel sebep elbette yoksulluktur. Ailelerin geçimlerini sağlayabilmesi için çocukların erken yaşta çalışmaya başlamaları, ekonomik zorlukların bir yansımasıdır. Çocuk yaşta çalışmanın normal karşılandığı bir toplumsal iklim de çocuk işçiliğin yaygınlaşmasına katkıda bulunur. Kırsal kesimlerde, özellikle tarım sektöründe, çocuk işçiliği yaygındır. Ayrıca savaşlar, doğal afetler ve zorunlu göçler gibi etkenler de çocukların çalışmak zorunda kalmasına yol açabilir.
Geçtiğimiz günlerde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yayınladığı raporda çarpıcı istatistikler yer alıyor. Çocuk İş Cinayetleri Raporu’nda, 2013-2024 yılları döneminde en az 742 çocuk işçinin hayatını kaybettiği söyleniyor. Rapora göre;
“Türkiye’de çocuk işçilik 4 ila 8 yaş aralığında başlıyor. Tarımda toplayıcılık, çobanlık ve mevsimlik tarım işçiliği yapan; sokakta mendil satan, cam silen çocuklar var. Ancak mevsimlik tarım işçisi ve sokakta çalışan çocukların sayısında 8 yaşından itibaren ciddi bir artış var. 10-12 yaşlarda tekstil ve metalde çalışan çocukları görüyoruz. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları yüzbinlere ulaşan; 15-17 yaş grubunda ise tarım başta olmak üzere konaklama, ticaret, inşaat, metal, tekstil ve gıda gibi işkollarında çalışan milyonu aşkın çocuk işçi var.”
Kapitalizm, çocuk işçiliğin ana sebebidir. Patronlara hizmette kusur etmeyen AKP iktidarı, toplumu günden güne yoksullaştırırken, bir yandan da çocuk işçiler yaratarak toplumsal yıkımı derinleştiriyor. Gelin, beraber önce kapitalizmin toplumu nasıl yoksullaştırdığını ve bu yoksullukla birlikte çocuk işçiliğin günümüzde neden bu kadar yaygın olduğunu inceleyelim; sonra da kapitalizmin yarattığı çocuk işçiliği çocuklara, geleceğimize ve topluma nasıl zararlar veriyor buna bakalım.
Kapitalizm ve AKP iktidarı çocuk işçiler doğuruyor
Kapitalist sistemde karşılıklı iki blok vardır. Ülkemizde, AKP iktidarında sermaye sahipleri ve bu sermayenin paydaşları bir bloktur, diğer blokta emek gücünü satan işçiler vardır. Üretim araçlarının patronların elinde olması ve serbest piyasa denen bir savaş alanının varlığı, işçiler ve aileleri için yaşam zorluğunu artırıyor. Kapitalistler, kâr oranlarını artırmak amacıyla işçileri düşük ücretlere mahkûm etmekteler. AKP iktidarında bu durum düzenli olarak devam ettiğinden, zengin daha çok zenginleşiyor; işçi, emekçi enflasyonun da sağ kroşesiyle birlikte kendini köşesine zor atıyor.
Ne diyorduk? Bu durum, yani sermaye sahiplerinin daha çok zenginleşmesi ve toplumun büyük bir kısmını oluşturan işçi sınıfının da daha da fakirleşmesi ile oluşan gelir ve servet eşitsizliği, yoksulluk sorununu derinleştiriyor. Kapitalistler, kâr oranlarını artırmak için emek maliyetlerini azaltmak adına çocukların iş hayatına dahil olmasını istiyor. Geçmişten beri uyguladıkları bu yönteme, giderek yoksullaşan işçi aileleri, hem bir mesleği olsun hem de haneye ek bir gelir olsun diye boyun eğmek zorunda kalıyor.
Hayatını kazanmak ve sürdürmek zorunda olan emekçilerin, aileleriyle birlikte verdikleri geçim kavgası sonucunda, bu ailelerin kimi fertleri, hayatın daha ne olduğunu, hayatı geçtik, daha kendisinin dahi kim olduğunu öğrenemeden, iş hayatını öğrenmek zorunda kalan çocuklar oluyor ne yazık ki. AKP iktidarında çocuk işçiliği, birçok alanda gözlemlenmekte: Mevsimli işler, tarım işleri, imalat, madencilik, marangozluk, sokak satıcılığı, temizlik işleri, inşaat, balıkçılık… Birçok farklı meslek grubunda çocuk işçiler kullanılmakta ve emekleri sömürülmektedir.
Yaşları 4 ila 18 arasında olan isçi çocukları tarlalarda, fabrikalarda, sokaklarda ölmesin; okula gidebilsin diye çocuk işçiliğini savunan her türlü uygulama, kurum ve kuruluş ile mücadele ediyoruz. Çocuklarımıza sağlıklı, iyi koşullarda yaşanılabilir bir ortam hazırlamak, ancak mücadeleyle mümkün. Ancak çocukların çalışmasına sebep olan koşullar, yani onları çalışmaya iten yoksulluk ortadan kaldırıldığında ailelerin bilinçlendirilmesi, kamusal denetimin sağlanması gibi unsurlar da çocuk işçiliğiyle mücadelede dikkate alınması gereken başlıklardır.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun Çocuk İşçiliği ile Mücadele Rehberi’nde de şöyle deniyor:
“Çocukların yetişkinlere göre hak arama mekanizmalarına ulaşım konusunda daha tecrübesiz olması ve çocuklar üzerinde daha kolay hakimiyet kurulabileceği düşüncesi; bunun yanında yoksulluk ve iç savaş gibi kırılganlığı artıran faktörler insan tacirlerinin çocukları mağdur olarak tercih etmelerine neden olmaktadır.”
İşte kapitalizm ve AKP iktidarı, bu şekilde ucuz iş gücü olarak kullanacağı işçi çocuklar doğuruyor.
MESEM, çocuk işçiliğini meşrulaştırma çabası
Çocuklar, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) ile mesleklerine hazırlanmaları gerekirken, mesleklerine ait iş tanımları dışında da, komik ücretler ile çalıştırılarak sömürülüyorlar. AKP’nin patronların istekleri doğrultusunda oluşturduğu eğitim politikalarının yarattığı yıkımı bu alanda da görmüş oluyoruz aslında. Küçük yaşlarda, kölelikten farksız şartlarda çalışan çocuklar, sorumlulukları dışında kalan ağır işlerde çalıştırılıyor. Bunun sonu ise ağır sakatlanmalar, yaralanmalar ve ölümler oluyor. Kapitalizm bahar gelmeden dolu vurup, ağacın çiçeklerini döküyor.
Çocukların ve gençlerin mesleki beceriler geliştirmesi tabii ki önemli ama, adı üzerinde, bu bir eğitim süreci olmalı. TMMOB İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Grubu, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen MESEM uygulamalarında çocuk işçi çalıştırılması ve iş cinayetlerine ilişkin değerlendirmelerini, 8 Ağustos 2024 tarihinde basın ve kamuoyu ile paylaştı;
“14 yaşındaki Arda Tonbul sac büküm makinasına sıkışarak, 17 yaşında Alperen Enes Ural inşaatta doğalgaz borusu döşerken yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Muratcan Eryılmaz inşaatta yüksekten düşerek , 15 yaşındaki Erol Can Yavuz üzerine sunta bloklarının devrilmesi, 17 yaşındaki Ömer ÇAKAR klima tesisatı döşerken 2. Kattan aşağı düşerek, 16 yaşındaki Zekai Dikici inşaatta yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Ulaş Dumlu, atık havuzuna düşerek, 15 yaşındaki Alperen Kocayavuz inşaatta yüksekten düşerek öldü. Bu ölümler çıraklık eğitimindeki ölüm olarak adlandırılamaz, Çocukların normalde çalıştırılmaları yasak olan işlerde çalıştırılırken meydana gelen ölümlerdir.”
Bu raporun bize anlattığı, AKP’nin her alanda olduğu gibi bu alanda da politikalarıyla, denetimsizliğiyle çocuklara ve topluma ölümü layık gördüğüdür.
AKP ve kapitalist düzenin çocuklara ve topluma zararı
AKP, iktidara geldiğinden bugüne ekonomiyi büyütme adı altında sermaye gruplarının çıkarlarını sürekli gözetmiştir. Bu süreç, çocuk işçilerin sayısının artmasına ve çocuk işçi ölümlerinin çoğalmasına sebep olmuştur. Çocuk işçiliği, düşük maliyetli iş gücü arayan patronlar için cazip bir seçenek hâline gelirken, AKP iktidarı denetimsizlik ve MESEM türü uygulamalar ile bu durumu daha da derinleştirmiştir.
İSİG Meclisi’nin hazırladığı raporda da görüldüğü gibi devletin resmî verileri, “çocuk işçi ölümlerini saklamaktadır.” Türkiye’de çocuk işçiliği uzun süredir var olan bir sorunken, son yıllarda artan ölümler bu sorunun ciddiyetini gün geçtikçe daha fazla gözler önüne seriyor. Çocuk işçiliğe karşı bir mücadele başlatılması gerektiği her fırsatta dile getirilse de AKP hükümeti, bu sorunu çözmek yerine, patronların menfaatleri doğrultusunda hareket ediyor.
Çocuk işçiliği sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda bir insan hakları ihlali ve toplumsal adaletsizlik sorunudur. AKP iktidarının patronları ve büyük sermaye gruplarını koruyan politikaları, bu sorunun çözülmesine engel teşkil etmektedir. Dramatik biçimde artan çocuk işçi ölümleri, bu sorunun ne kadar derinleştiğinin bir göstergesidir. Bu sorunun toplumsal bir başka etkisi de var. Büyük kentlerin emekçi mahallelerinde yaşayan çocuk işçiler, ağır yaşam koşullarından sıyrılmak isterken uyuşturucuya yönelip, çetelerin kıskacında birer suçluya dönüşüyorlar. Çetelere olan maddi bağımlılık, çeteciliğin de büyümesine sebep oluyor.
Yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar, AKP ve onun kolladığı patronların kurduğu rant pazarında bir çürüme evresine girerek günden güne birer gangstere dönüşüyor. Sefalete ve köleliğe karşı mücadele eden sendikacıları, devrimcileri tutuklatan AKP, patronların bir dediğini iki etmiyor.
Örneğin; çocuklar, tekstil gibi iş kollarında yaygın biçimde çalışıyorlar. Son dönemde ülke gündemini sarsan Antep Başpınar OSB’de greve çıkan işçilerin önemli bir kısmı, çocuk yaştan itibaren çalıştıklarını belirtiyorlar. Alnının akıyla yetişkinliğe erişen emekçiler ise, sefalet koşullarında yaşamayı kabul etmediklerinde karşılarında patronların emrindeki devletin yasaklarını ve polisini buluyorlar. Kendileri çocuk yaştan beri çalışan işçilerin çocukları rahat bir yaşam sürebilsin diye onların mücadelelerine öncülük eden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen gibi sendikacılar tutuklanıyor.
Patronların ağzından çıkan bir kelimeye bakan AKP iktidarı ve onun koruduğu yandaş patronlar bilmelidirler ki bu devran dönecek, işçilerin köle olmadığını anlayacaksınız!
Çocuk işçiliğinin önlenmesi için ne yapılmalı?
Çocuk işçiliğe karşı alınacak önlemler tartışılıyorsa, birçok şeyden bahsedilebilir: Ailelerin ve toplumun bilinçlendirilmesi, çocuk işçiliğine dair yapılacak yasal düzenlemeler… Ama asıl problem, çocuk işçiliğini yaratan, bir kural olarak işçileri sürekli daha düşük maaşlarla çalışmak zorunda bırakan kapitalizmdir.
İçinde bulunduğumuz bu vahşi düzene karşı örgütlü mücadelemizi birlikte büyütmedikçe, kapitalizm her geçen gün yoksulun emeğini, toplumun huzurunu, çocukların hayatını çalmaya devam edecektir. Lenin’in de söylediği gibi, “Tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır.”